CEMRE KARA
* Bu yazı Artvin’de barajlar nedeniyle tamamen ya da kısmen sular altında kalmış veya kalacak yerleşimlerin muhtarlarıyla yapılan telefon görüşmelerinden derlenmiştir.
Artvin sınırları içinde Çoruh Nehri boyunca beş adet baraj konumlanmış vaziyette. 2005-2015 yılları arasında sırasıyla Muratlı, Borçka, Deriner ve Artvin barajları faaliyete girmiş. Yusufeli barajı ise henüz tamamlanmamış -ama etkileri hissedilmeye başlamış. Bu barajlardan, Ardanuç, Borçka, Merkez, Murgul ve Yusufeli ilçelerine bağlı 80 köy etkileniyor. Bazıları tamamen ya da kısmen sular altında kalmış, taşınmış; bazısı için ise süreç yeni başlıyor.
Yeşil Artvin Derneği’nin (YAD) yardımıyla bu köylerin konumunu ve nüfusunu araştırmaya başladık. YAD, ilk olarak hummalı bir çalışmayla barajlardan etkilenen köylerin listesini çıkardı. Listeyi teyit etmek için dernek başkanı Neşe Karahan, dernek üyeleri Selçuk Cem Ulutürk ve Tolga Odabaş köy muhtarlarını teker teker aramaya koyuldular. Yaptıkları görüşmelerde nüfus bilgisinin yanı sıra köylere dair çarpıcı hikâyeler, şikâyet ve taleplerle karşılaşmalarından ötürü benim de sürece dahil olmamı, görüşmeleri bir de benim yapmamı kararlaştırdık. Ortaklaşa yürüttüğümüz bu araştırma, beklediğimizden farklı bir yolculuğa dönüştü. Bir baktık ki 80 köyün 53’ü ile görüşmüşüz. Bu görüşmeler, rakamlardan oluşan sıralı bir listeyi teyit etmenin ötesinde çok daha hayati veçheler taşıyan anlatıları içeriyordu.
“Kızım kaç sene oldu, yeni mi aklına geldik”
Görüşmelere başladığımda üzerimde bir çekingenlik vardı. Nasıl tepkilerle karşılaşacaktım? Onları anlatmaları için nasıl ikna edebilirdim? Aklım hayli karışıktı. Epey de heyecanlıydım.
YAD’dan aradığımı, birlikte bir çalışma yürüttüğümüzü, barajlardan etkilenen tüm köylerin muhtarlarıyla görüştüğümü anlattım. Çoğu yaklaşık beş dakika süren görüşmelerdi. En başta ketum duran da oldu, bir tanıdıklık yakalamaya çalışan da. Görüşmelerin neredeyse tamamında bir bıkkınlık, yılların bıraktığı bir çaresizlik ve tabii sürece dair bir alışmışlık vardı. Konuşmak, sorulara cevap vermek, bir başka soruya geçmek benim için hiç kolay olmadı.
Öyle biri vardı ki, sorusuyla beni şaşkına çevirdi: “Kızım kaç sene oldu, yeni mi aklına geldik?” Ben kekeleyerek cevap vermeye çalışırken konuşmak istemediğini söyleyip telefonu kapadı. Bu köy 2012’de su tutmaya başlayan Deriner Barajı’ndan etkilenmiş, üzerinden seneler geçmişti. Haklıydı, yeni mi aklımıza gelmişti?
Şimdi neredeler? Nerede kalacaklar? Nereye gidecekler?
80 köyün 9’unun tamamen baraj suları altında kaldığını/kalacağını, geri kalanların ise kısmen etkilendiğini biliyoruz. Tamamen su altında kalan üç köy Deriner Barajı’ndan etkilenen Zeytinlik, Oruçlu ve Narlık köyleri. Kalan altı köy ise Yusufeli Barajı’ndan etkileneceği öngörülen yerleşimler: Yusufeli ilçe merkezi, Yeniköy, Irmakyanı, Tekkale, Çeltikdüzü ve Kınalıçam köyleri.
Barajlardan kısmen etkilenen 71 köyün bazısının bir mahallesi sular altında kalırken, bazısının en verimli arazileri, bağlıkları, zeytinlikleri yok oluyor; bazısının suları kururken bazısının alternatif yolları yok oluyor veya ilçeye ulaştığı yol uzuyor.
Sular altında kalan köyler ya oldukları yerde aldıkları istimlak bedelleriyle geleceğini baştan inşa etmeye çalışıyor ya da yurtlarını bırakıp coğrafyaya yayılıyor. En büyük merakım bütün bu sürecin nasıl işlediği, köylüsünden dalında yetişen zeytinine kadar neler olduğuydu. En iyi tanıklıklar köyden, o köyün yaşayanından gelecekti.
- Yolumuz uzadı, araç yolu uzadı. 9 km’den 23 km’ye çıktı. Asma köprü vardı. Borçka’ya, Artvin’e gidebiliyorduk, o kalktı. Çayağzı mahallesi vardı o tamamen kalktı, kamulaştırıldı. Borçka/Avcılar
- Toz, toprak, duman var. Baraj yapılırken insanlar çok etkilendiler, dinamitten. İki tane beton santrali var, Deriner ve Yılmazlar. Çok rahatsızız. Yapacak bir şey yok. Sonuçta Artvin’in ihtiyacını karşılıyor. Merkez/Şehitlik
- Köyü yeniden yapıyoruz. Deriner ile tamamen sular altında kaldı, 2009’da. Devletten arazi aldık, 70 hanelik. Barakalarda, konteynırlarda kaldık. Artvin’e giden oldu. Devletin katkısı yok arazi için ama benim çizdiğim projeye uymak zorundasın, diyor. Evler 400-500 m2, tarım nasıl olsun, yazlık gibi olacak, emekliler gelecek yerleşecek. Merkez/Zeytinlik Bucağı
- Tamamen sular altında kaldı, perişan olduk. Eski mezra, yaylamızı yeni yerleşim yaptık. Her şey sıfırdan. Aldığımız paranın iki katını ev, bahçe için harcadık. Tarım alanlarımızı ekiyoruz yine. Havuzlar, altyapı her şeyi yeniden yaptık. Çok yüksek burası, 1150-1200 kot; önceki 400-500 kotlarındaydı. Merkez/Oruçlu
- Köyü tamamen istimlak ettiler. Yeni yerleşim yeri olarak yolun kenarında bir arazi bulduk. Ben Artvin’de kalıyorum şu an. Genelde köyde bir kişi nöbetçi kalıyor, herkes ikinci adresinde. Önceden 55 haneydi. Şu an 30 hanelik bir köy olacak. Yusufeli/Çağlıyan
- Her şey yetişiyor da köyde, su çıkarmak için DSİ’den mühendis getirdik, su çıkarmadı. Bunlardan bezdik; geliyorsun yok, gidiyorsun yok. Kışın bile sera yaparsın ama su varsa olur. Su yoksa olmaz. Zeytinlik vardı, sular altında kaldı. Ben hiç anlamadım, olmuyor, su tutar dediler, yok. Pandemi var diye geri dönenler oldu. Ama devlet de yardımcı olsun ki suyu çıkaralım, hepimize su yetsin. Millet tekrar geri dönmesin. Bu adam geliyor, bahçesi olsun istiyor. Sulasın ki sebzesi olsun. Boruları yapılsın ki bir sulama kanalı olsun. Yusufeli/Tarakçılar
- Köyün hepsi su içerisinde. 8 yıl oldu. 2012’de su tutuldu, mağdur durumdayız, bekliyoruz. 32 dönüm tapu var elimde. 64 dönüm daha verecekler, tapusu gelecek, köyü kuracağız. Yusufeli’nde yaşıyoruz şimdilik. Yusufeli’nde 21 hane bekliyoruz. Yusufeli/İnanlı
- Artvin barajından pek etkilenmedi. Yusufeli barajının gövdesinden 2 km uzaktayız. Vallahi Allah’a yalvaracağız. Sanırım devlet bize yer yapıyor. Bizim duyduğumuz TOKİ yapılacak. Arazi düzenleme ve yol çalışmaları yapılmış. Su kotunun üstünde olacak. Ne zaman gideceğimiz ne yapacağımız hiç belli değil. Gövdenin oluşması bekleniyor, yollar bekleniyor sanırım. Yusufeli/Yeniköy
- Tek rahatsızlığımız şey var. Viyadük yapılıyor, her yer toz duman. Yeni yerleşime yerleşelim istiyoruz, bitsin artık. Bitmesi lazım. Çay ocağım var, bana ev çıktı ama dükkan çıkmadı. Baraj olunca Eskişehir’e yerleşmeyi düşünüyorum. O yukarıdan bir şey olacağı yok. 2008’den beri yapıyorlar. 2018’in altıncı ayının 19’unda bitmesi lazımdı. Baraj artık beş aya biter, bir şey kalmadı zaten 50 m kaldı. Seneye Mart ayı gibi bitmiş olur. Geçenlerde kaymakamla birlikte çıktık, ben tatmin olmadım. Altyapı, çevre düzenlemesine dair hiçbir şey yoktu. Yusufeli/Merkez
- Barajlardan, HES’lerden sonra köyümüzde insan diye bir şey kalmadı. Köyün %80’i kamulaştırıldı. Devletin burada zulmü var. Devlet sözde bir köy yapacak ama bir hareket yok. Bekliyoruz ama. DSİ kamulaştırırken dedi ki size köy yapacağız, tarım arazileri vereceğiz, su tutana kadar rahatsız etmeyeceğiz. Ama tepemizde dinamit patlattı, taş oydu, hepsi üstümüze geldi. Kaymakama başvuruyoruz, diyor ki, istimlak olmuş ne diyeyim. 56 yaşındayım, devletten ümidimi kestim valla. Şu an köyde yaşıyoruz. Ama bizim olmayan köy satılmış, istimlak edilmiş. Köyümüzün içinden yol geçti ya her taraf toz, duman oldu. Her türlü mağduriyeti yaşıyoruz. Yusufeli/Meşecik
- 770 parseldi tarım alanı, 680 parselimiz kamulaştırma altında kaldı. Vatandaş bilinçsizce satmaya başladı. Engel olmaya çalıştık. Yol çalışmalarından, tozdan, her şeyden etkileniyoruz. Yollar değişti, tahribat oldu. Kılıçkaya köyünde HES yapılacak, onu istemiyoruz. Yusufeli/Kılıçkaya
- Köyümüzün verimli arazileri sular altında kalacak. Yerleşim yeri yapılacak, arsa düzenlemesi bitti. 80 haneli yeni yerleşim yapılıyor. Etkilenen üç mahalle vardı, onları bir mahalle yaptık. Sulama suyu götüremedik. Kamulaştırma oldu ya kimse giremiyor. İnşaattan etkileniyor. Yusufeli/Çevreli
“Artık suyumuz azaldı, iklimden belki de..”
Su çok önemlidir, vazgeçilmesi zor olandır, hayatidir. Bütün mesele de buradan çıkmıyor muydu, suya hükmetme arzusundan?
Artvin’de Çoruh boyunca 6 barajdan bahsediyoruz. Onca baraj ve yol inşaatından sonra içme suyunun, altyapı için gerekli olan suyun, kaynak suyunun uğradığı değişimi merak ediyordum. 2019’un Eylül ayına gidiyorum; Yusufeli’nin Sebzeciler Köyü’nde bir kadının el arabasında şişe şişe su taşıdığını hatırlıyorum. Böyle bir coğrafyada, nehrin kenarındaki evine neden su taşıyordu?
Evine su taşıyordu, çünkü inşaatlar için patlatılan dinamitler sonrası içme suyundan eser kalmamıştı. Hangi biriyle konuşsam, patlatmalar sonrası suların azaldığı, incecik aktığı, hatta kaynağın neredeyse kuruduğu söyleniyordu. Anlatılarda şunu öğrendim: Sular yön değiştiriyordu.
Muhtarlarla olan görüşmelerimde, azalan suların sebebinin ne olduğunu bulmaya çalışıyor gibiydik. “Nem oluyor, kuraklık oluyor. İklimden mi, yoksa barajdan mı bilmiyorum ama…” ile başlayan cümleler kuruluyordu. “Bilmem, öyle olur mu?” diye soru bana da yöneltiliyordu. Emin olamıyorlardı, ama baraj sonrası hayati birtakım değişimler fark ediliyordu.
- Her türlü etkilendik. Rutubet oldu, sis oldu, yağış çoğaldı. Dinamit atımlarından dolayı sular kurudu. HES ile doğa bozuldu. Yapılan yollardan dolayı ana yataklar da doldu. Borçka/Aralık
- İklimsel etkisi malum. İki yıl önceki haliyle bir değil. Nemden dolayı eskisi gibi değil, Tüm Artvin’in genel problemi. Merkez/Şehitlik
- Ne yağmur yağdı ne bir şey. Çok rüzgar var, 2-3 aydır yağmadı. Yusufeli/Tarakçılar
- İklim de değişti. İçme suyumuz yetersiz, bir bölgede suyumuz kaldı. O da kurursa elimizde bir şey kalmayacak. Merkez/Derinköy
- Barajlar başladı, kaynak suları bitti. Her türlü sıkıntı var. Barajlardan dolayı içme suyu da sulama suyu da yok. Mezralar, yaylalar için hiç su yok. Merkez/Aşağı Maden
- Dinamit patlattıkları için sularımız kurudu. 20’lik boru ile gelen su tel inceliğine düştü. Aşırı derecede su sıkıntımız var. Su için mücadele ediyorum, dilekçe veriyorum. Bağ, bostanımı sulayamıyorum. %70-80 azalma var, yıllardır akan su. Mezralardaki sular da hep kayboldu. Ardanuç/Gökçe
- İyi etkilendi ne diyeyim. Memnun değiliz. İki yıldır yarı yarıya sular azaldı. Dilekçe verdik su için, ödenek olmadığından hep sonraki seneye atılıyor. Ardanuç/Naldöken
- Ben birkaç yerle de görüşüyorum, su yok, en önemli sorun. Köyün içinde arazilerimiz var, onları değerlendirebilir miyiz? Devlet acaba ileride baraj gölünden su verir mi? Yusufeli/Arpacık
- Tünelleri yaparken dinamit patlamaları ile sular da hep gitti. Yusufeli/Bahçeli
- Su sorunumuz var. Bunu devletin çözmesi gerekir. Belki yeni açılan tünelle su gelebilir. Yusufeli/Kınalıçam
- Bizim kaynak sularının yarısı kayboldu, kurudu. Dinamitten mi yoksa sıcak havalardan mı bilmiyorum. Ama suların yön değiştirdiği kesin. Yusufeli/Çıralı
“Buraya adam eksek adam yetişirdi..”
Burası öyle bir coğrafya ki, adıyla müsemma köylere ev sahipliği yapıyormuş. Bu köyler hem kendini hem de çevresini doyururmuş. İçlerinden bazılarının sebze-meyvesi bütün ilçeye, hatta Artvin sınırındaki Erzurum’a ulaşırmış. Köylerin hemen hepsinde narenciye[1] dışında her ürün yetişirmiş. Hatta Yusufeli’nin bazı köylerinde limon bile yetişirmiş. Borçka’nın fındığı, üzümü bir başkaymış. Ardanuç üzüm bağları ve zeytinliklerden geçimini sağlarmış. Yusufeli’nin zeytinliklerine diyecek laf yokmuş. Kimle görüştüysem, barajların öncesi öyle coşkulu anlatıldı ki konuşmaların en güzel kısmı o zamanlara gitmek oldu. Sesler bir değişti pir değişti. Her yer günlük güneşlikti.
Bugüne geldiğimizde ise sorunlar saymakla bitmiyordu. Barajlar ha yapıldı, ha yapılacak derken hissedilen iklim değişikliği, yol açmak için patlatılan dinamitler sonrası suların yok oluşu, patlatma ve inşaatlarla birlikte ağaçların üzerine çöken toz bulutu, üstüne bir de ülke genelinde yaşanan sosyoekonomik krizlerin getirdiği geçim derdi. Eskiden hem hanelerini hem de komşularını doyuran tarım alanlarının artık kendilerine bile yetmediğinden bahsediyorlardı. Ekili sebze, meyvenin dalında çürüdüğünü, alışkın olmadıkları böcek türleriyle karşılaştıklarını hayretle anlatıyorlardı. Coşkuyla anlatılan topraktaki verimin, tezgahtaki geçimin, sofradaki lezzetin artık esamesi okunmuyordu.
- Ne sebze yiyebiliyoruz, ne ürün alabiliyoruz. Esas ürün alacak yerler sular altında kaldı. Baraj olduktan sonra kelebek ve kokarca türünde böcek oldu. Fındık, mısır, hiç ürün alamıyoruz. Kokarca türündeki böcek, bitkileri öldürüyor, mantar gibi oluşuyor üzerinde. Sebzesi olsun, meyvesi olsun, fındık bahçeleri olsun, hiç ürün alamıyoruz. Borçka/Çavuşlu – Muratlı Barajı
- Siyah üzüm dediğimiz bir şey var. Sanırım nem oranından, o tam siyahlaşmıyor kırmızı kaldı. Fasulye ve sebzeler çilleniyor. Fındık küf gibi bir şey oluyor. Kokarca böceği var, evin etrafını karınca gibi sarıyor, güz mevsiminde oluyor. Borçka/Taraklı – Borçka Barajı
- Bal olmuyor. Meyve sebze artık eskisi gibi büyümüyor, içleri çürüyor. Eskiden demir elma olurdu. Kışın sakladığımız armutlar vardı, ambara koyardık. Şimdi iki ay sonra açıp bakıyorum, çürümüş. Borçka/Aralık – Muratlı Barajı
- Eskiden Artvin Ardanuç çevresinde sebze, meyve sağlanırdı. Artık sebze, meyve eskisi gibi değil, çürüyor hemen. Yerimiz az ama verimliydi. Mandalina, portakal, muz, limon dışında her şey oluyordu. Böcekleniyor, çürüyor. Özellikle zeytin ve üzüm. Barajdandır diye düşünüyoruz. Merkez/Sakalar – Deriner Barajı
- Rutubet olduğu için mevsim normallerinin dışına çıktı. Arıcılık yapıyoruz biz. Bal, mayısın 15’inde oluyorsa artık haziranın 15’inde oluyor. Zeytinlik arazimiz sular altında kaldı. Eskisi gibi değil, verim alamıyoruz. Merkez/Dikmenli – Deriner Barajı
- Arazilerimiz mahvoldu, ürün alamıyoruz. Hayvancılık da yok, tarım da yok. İmkanı olmayan insan ne yapar, ne der? Merkez/Aşağı Maden – Deriner Barajı
- İklim olarak etkilendi. Şimdi mesela öyle bir rüzgar var ki hiç böyle olmazdı. Mesela şu an bahçeyi suluyorum ama bu rüzgarla nasıl olacak bilmiyorum. Nemi de kurutuyor, meyveyi de. Köyde tarım da yok hayvancılık da eskisi gibi değil, onlar da gidecekler. Kotumuz yüksek, aşağıdaki ağaçları yukarı aldık. Zeytin yetiştiriyorum ama eskisi gibi değil. Ardanuç/Gümüşhane – Deriner Barajı
- Ardanuç’un sebze ve meyvesini biz karşılardık, artık olmuyor tozdan topraktan. Üzüm, kiraz, zeytin en önemlisiydi. Ben iki ton yetiştirirdim, yemeye zeytinim yok artık. Ardanuç/Ferhatlı – Deriner Barajı
- Tarım olarak narenciye, limon, kivi haricinde sebze, meyve, her şey vardı. Pas vuruyor artık. Yağmur yağar, nemlenir diyorlardı. Tam tersi oldu. Rüzgar var bir de. Bağlıklar hep sular altında kaldı, zeytin bahçeleri, üzüm bağlıkları. Artvin’in doğal ürünleriydi, çevre illere satardık. Artık marketten alıyoruz, perişanız. Ardanuç/Naldöken – Deriner Barajı
- Sebzen, meyven oluyordu ama köy içindeki arazilerde sular yetersiz. Tarım da artık olmaz sanki, emeğine değmiyor. Mazot, gübre pahalı zaten. Yusufeli/Arpacık
- Tarım olmaz orada, arazimiz yok. Yeniköy’de olmayan bir şey yoktu, adam diksek adam yetişirdi. Senede üç kere fasulye ekerdik. Yusufeli/Yeniköy
- Bizde sera var yine orada oluyor bir şeyler. Tarım yapıyoruz ama baraj, toz bitinceye kadar hayır yok. Limak’tan gelen toz toprak bizi bitiriyor. Paslanıyor, çürüyor. Yusufeli/Çıralı
- Baraj bayağı etkiledi, iyi değiliz biz. Sebze falan yiyemiyoruz.Önceden üç ay boyunca sebze eken insan, 15 gün zor uğraşıyor. Burada her şey yetişirdi, hangisini anlatayım. Yusufeli/Bostancı
Artvin’den Bursa’ya, Eskişehir’e
Araştırmanın en başında esasında nüfus verisi için muhtarları aramaya koyulmuştuk. Artvin’in 2000-2020 nüfus karşılaştırmasını yapabilmek, göç ağını takip edebilmek istiyorduk. Mega projelerin yol açtığı göç ne boyuttaydı? Göç edenler tekrar köylerine, aile topraklarına uğrar mıydı? Gidenler nereye yerleşmişti? Hemşerisinin yanına, başka bir şehre mi gidiyordu, yoksa burada çevre köylerden birine mi yerleşiyordu? Ne değişmişti, eksilmişti, eklenmişti?
Görüşme yaptığımız köylerin çoğundan bir Bursa’ya göç hikâyesi duydum. Artvin’den çok göç alması sebebiyle Bursa’ya Burtvin de deniyor. Bursa’dan sonra sıklıkla duyduğum iller Eskişehir, İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara’ydı. Artvin içindeki yer değişimleri de sıkça dile getirildi.
- Genç nüfus hiç yok. Ağırlıklı olarak Bursa’ya, Artvin’e göç eden oldu. İstimlak parasını alan akrabasının peşine gitti. Merkez/Kalburlu
- Barajdan sonra terkeden olmadı burayı, sadece Oruçlu böyle. %80’i direkt yukarı çıktı. Merkez/Oruçlu
- Belli başlı insanlar, yaşlılar köyün nüfusunu koruyor. Merkez/Dikmenli
- Bizim memlekette zaten göç var. Büyükşehirin varoşlarına gidiyor. Nüfusu gün geçtikçe azalıyor. Merkez/Aşağı Maden
- İzmir, Ankara, İstanbul, Bursa, Yalova’ya göç ettiler. Onlar gittiler, biz kaldık. Ne yapalım mücadele ediyoruz biz de. Ardanuç/Gümüşhane
- Ardanuç 20 binden, 6 bine düştü. 100 haneden 70 haneye düştü. Genellikle İzmir, Bursa, Adapazarı’na göç ettiler. Ankara’da birkaç tane var. Ardanuç/Naldöken
- Göç edenler etti ama köyde yerleri de var. Bursa’ya, Antalya’ya gittiler genelde. Genç nesil tamamen gitti. Yusufeli/Narlık
- Vatandaş terk etti yerini, dışarıdan konut aldılar. Mesela Bursa’dan, arazilerini sattıktan sonra orada değerlendirdiler. Kışları orada, yazları burada kalıyorlar. Yusufeli/Arpacık
- 33 hane kaldı. Hep yaşlılar kaldı. Göç eden Bursa’ya, Samsun’a gitti. Yusufeli/Yeniköy
- Yerleri istimlak edilenlerin hepsi dışarıdan daire aldı. Parayı alan gidiyor. Yusufeli/Bahçeli
- Şu an parasını alan Eskişehir, Bursa’ya gitti. Burada belirgin bir şey yok. Herkes yatırımını dışarı yapıyor. İnsanların burada kalmaları için bir nedeni olması lazım. Nüfus; 15 bin var, 7-8 bin baraj işçisi var zaten. Yusufeli/Merkez
- Gitmek için Yusufeli’ni bekleyen var, Morkaya etkilenmiyor oraya giden var. Yusufeli/Kınalıçam
Baraj oldu da ne oldu?
Telefonla yaptığımız görüşmelerle günün sonunda; coğrafyaya dair izler, orada yaşayan insanlar, yaşanan zorluklara duyulan öfkeler, talepler, beslenen umutlar yavaş yavaş zihnimde oluşmaya başlamıştı. Bir duygunun değil, birçok duygunun yaşandığı bir coğrafyaydı burası.
İnsanlar hem bölgenin eski hâline duyulan bir özlem hem de yeninin belirsizliği ve yoruculuğunu taşıyordu. Akıllarda heyecandan çok, sürekli bir hesap dönüyordu. “Kârını görmüyoruz, bari zararı olmasa” diyordu telefonun ucundaki ses.
- Barajın, baraj gölünün, görüntüden başka bir faydası yok, iki mahallemiz gitti. Ufak bir göl görüyorsun sadece camdan. Merkez/Kalburlu
- İnsanları hep kandırdılar. Barajdan sonra elektrik daha az ödenecekti güya. Daha akşam %35 zam geldi. O kadar diyorum. Merkez/Bakırköy
- Köyde birkaç yerde çatlama oldu, arazilerde, tarlalarda. Afete bildirdik, jeoloji mühendisleri geldiler, üç yıl takip ettiler. Barajdan etkilenmediği söylediler ama ondan sonra oldu. Merkez/Hamamlı
- Genç nüfus çok, gençler Limak İnşaat’ta çalışıyor. Baraj bittikten sonra genç nüfus da ne yapar, bilemiyoruz. Yusufeli/Arpacık
- Toza boğuluyoruz. Korona yüzünden şantiye durdu, bir hafta sonra başlayacak diyorlar. Yusufeli/Bahçeli
- Sıkıntı ya baraj işleri. Baraja atılan dinamitin tozu ağaçların üstünde, insanlar hastalanacak daha ne diyebilirim. Yusufeli’ni bir tarafa bırakın, sabah bir uyanıyoruz arabanın üstü hep toz bulutu. Yusufeli/Bostancı
- Artvin nasıl etkilendiyse biz de öyle etkilendik. Nem biraz yükseldi. Sadece yol geçerken toz, dumandan etkileniyoruz. Yollar çok bozuldu. İş işten geçti, yaptılar, bitiyor. Ne anlatsam, boş. Yusufeli/Altıparmak
[1] Kastedilen: Kivi, limon, portakal, mandalina, muz.