Mekanda Adalet Derneği’nin paydaşı olduğu Postane İstanbul’un adil gıda dükkanında ve kafesinde, Yusufeli’nin temiz tarımla üretilmiş pirincine ulaşmak mümkün. Bu söyleşi, bu kıymetli pirincin İstanbul’a yolculuğunun başlangıcı. Eylül 2019’da tanıştığımız Osman Çakmak, Artvin Yusufeli’nin Yokuşlu Köyü’nde yaşıyor ve geçimini çeltik tarımıyla sağlamaya çalışıyor. Osman Amca, atalık tohumlardan, ilaç ya da gübre kullanmadan yetiştirdiği pirincin ekiminden hasadına sürecin her aşamasında eşiyle birlikte, makine kullanmadan çalışıyor.
Kendinizi tanıtabilir misiniz? Ne kadar zamandır burada yaşıyorsunuz? Ne ekip ne biçiyorsunuz?
1947 doğumluyum, o gün bugündür buradayım. Bir yere gittiğimiz yok. Köydeyiz, burada yaşıyoruz. Tarımla uğraşıyoruz.
Barajların nasıl bir etkisi oldu?
Barajların bize zararları var. Baharda suyu bırakıyorlar bir ay. Doluyor. Ekip biçemiyoruz. Buğday, arpa ekemiyoruz. Kanallarımızı tahrip ediyorlar. Yapıyorlarsa da ona göre üstün körü yapıp geçiyorlar. Önceleri, arpa, buğday, mısır ekerdik. Şimdi pirincin haricinde bir şey ekemiyoruz. İki mevsim ürün alırdık, su dolduğu için olmuyor, yapamıyoruz. Devletin Çoruh’un tabanını düşürmesi lazım ya da burayı doldurması lazım ki ondan kurtulabilelim.
Çoruh’un debisinde azalma oldu mu?
Su sıkıntımız yok. Su geliyor, yeterli de. Kanalımız yok. Kanal yapmıyorlar bir. İkincisi baharda suyu tutuyorlar bir zaman. Bir zaman sonra da açtılar mı, buradaki arpamız, buğdayımız çürüyüp gidiyor. Onun için ikinci kez ekemiyoruz. Barajdan önce o kadar güzel mısır vardı ki görenler yiyenler hayran oluyordu. Bu sene de dedik ekelim. Ama su doldu çürüttü.
Suyu bırakırken size haber veriyorlar mı?
Haber verseler ne olur ki? Veriyorlar. Anons yapıyorlar. Köyde hoparlörden anons ediyorlar “Suyu bırakacağız, dere yataklarından uzak olun.” O bizi şey yapmıyor ki. Oradan buraya (o arabanın oradan içeri) sudan giremiyoruz bir ay.
Size önceden söylendi mi baraj yapılacağı, sizin fikriniz alındı mı?
Bize öyle bir şey soran olmadı ki.
İklim değişikliği var mı, varsa nasıl değişiklikler gözlemleniyor?
Biraz değişiklik oldu. Nem fazla oldu. Barajın etkisi yani.
1970’lerden sonra kentlere çok ciddi göç oldu, kırsal nüfus, tarım ve hayvancılık ciddi oranda azaldı. Şimdi bir geri dönüş var mı? İnsanlar tarıma daha fazla ilgi duyuyor mu?
Duysa da yeterli yayılmadığı için duymuyorlar. Biri Yusufeli’nde, diğerleri İzmit’te, Bursa’da, Ankara’da. Yeterli olmadığı için gelmiyorlar. Neye gelsin, ne yapsın adam burada.
Geçiminizi temin edebiliyor musunuz?
Temin edebiliriz de işte, o mevsimlerde nasıl ki su engelliyor ya onun için etkiliyor bizi. Ben geçen yıl buranın tümüne yonca ekmiştim. Öyle suyu bıraktılar. Kimisini biçtim kimisini biçememişken suyu içinde kaldı, ne alabildik ne faydasını görebildik, soyuldu gitti. İçindeki ekili olan da çürüdü, ötekinden de faydalanamadık. Su çekildikten sonra pirinç ekebiliyoruz sadece, başka bir şey yok.
Ürettiğiniz pirinci kime satabiliyorsunuz? Değerini bulabiliyor mu?
Değerini de bulduramıyoruz. Pazar yok ki doğru dürüst.
Kime veriyorsunuz, toptan bir şekilde mi veriyorsunuz?
Benim hiç kimseye verdiğim yok, şimdi bir kısmı içeride duruyor geçen yıldan. Daha evvelki sene geçtiğimizde ekmemiştim. Daha evvelinki bir kısmı duruyor işte bakalım burada ne yapacağız.