“Burayı Memleket Bilmişiz”

Zehra Dalmaz’la Durusu’da, 20 yıldır işlettiği kuaför salonunda görüştük. Evi ve iş yerinin bulunduğu Durusu, eski ismiyle Terkos, Kanal İstanbul proje güzergahında yer alıyor. 52 yıldır yaşadığı bu köyden başka bir yere uyum sağlamayacağını anlatan Dalmaz, kepçe dayanana kadar evinden çıkmak istemediğini söyledi.

24 Aralık 2020

Bize kendini tanıtır mısın Zehra Abla?

52 yıldır Durusu Terkos’ta oturuyorum. Burada 20 yıldır bayan kuaförü işletiyorum. Aslen Şanlıurfalıyım. Beş yaşında babamın işi dolayısıyla buraya gelmişiz. Burada yerleşmişiz. Burayı seviyoruz. Burayı memleket bilmişiz açıkçası. Büyükler varken arada gidiyorduk Urfa’ya. Şimdi düğün müğün, Allah korusun ölüm olduğu zamanlar gidebiliyoruz.

Burası küçük bir köy. Her türlü ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Yani İstanbul’a yakın, ama yaşam alanı olarak kırsal bir kesim. Sağlık ocağımız, eczanemiz var, pazarımız kuruluyor her haftasonu. Yalnız gençlerimizin iş sıkıntısı var. Sosyalleşemiyor gençlerimiz. Sosyalleşecek hiçbir ortam yok. Sıkıntılarımız var, yok değil. Ama yine de seviyoruz. Büyük şehirde yaşayamayız. Mesela ben dün kızıma gittim. Sabah zor attım kendimi buraya. İnşallah ölene kadar burada yaşarız.[1] 

Havalimanı yapılırken siz etkilendiniz mi?

Ah, etkilenmez miyiz yavrum! Nasıl sarı bir toz duman üstümüzde, biliyor musun? Camım yaz kış, sürekli açıktır. Mobilyaların üstü sapsarı tozdu. Balkonlar öyle. Bildiğin hafriyat tozu. Sabah kalkıyorsun, o toz, bulut gibi üstümüze üstümüze geliyor. Tayakadın, Yeniköy kamyonlardan bizden daha çok rahatsız oldu. Dinamit patlatılıyor, biz deprem oldu zannediyoruz. Eşim orada çalışıyordu. Arıyordu beni “Korkmayın, dinamit patlatacaklar. Sarsıntı olacak” diyordu. Deprem korkusu da var ya içimizde. Korkuyorduk hâliyle. Çok rahatsız olduk.

Kanal İstanbul sizin köyden geçecek, değil mi?

Güzergâh olarak öyle diyorlar. Tam bir şey de bilmiyoruz açıkçası. Hep kendi içlerinde, gizli saklı hallettikleri için. Duyumlarımıza göre evet, bu köy de var içinde. Ben de Kanal’a karşı her platformda varım. Elimden geldiğince dilekçe topladım burada. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na iki kere dilekçe verdik, dava süreci başladı. Ben maddi yönden katılamadım dava sürecine, çünkü avukat parası, mahkeme masrafı falan karşılanması gerekiyordu. Ama her türlü karşısındayız bu projenin. Proje de değil aslında, hilkat garibesi. Proje insan yararına olur. Ama bu projede nereden tutarsanız, nereden bakarsanız bakın insanlığa hiçbir fayda yok. Orada parasız Boğaz dururken insanlar para verip neden Kanal’dan geçsin? Bilmiyorum çok saçma bir proje. Asrın projesi diyorlar da… Hiç kusura bakmasınlar. Havalimanı, havalimanı dediler, havalimanı ellerinde patladı. Zarar, hep zarar. Hepsi bizden çıkıyor. bizim vergilerimizle! Ben hangisini anlatayım bilemiyorum. Neyi kurtaracağımızı şaşırdık. Hayvanları mı, insanları mı, doğayı mı, çevreyi mi, eğitimi mi, sağlığı mı!..

İstimlak süreci başladı mı?

Yok, henüz bir şey yok, bildiğimiz. Gizli gizli bir şeyler yapıyorlarsa bilemem.

Çıkın gidin derlerse ne yapacaksınız?

Bundan iki-üç sene önce de bu yöre gündeme geldi. O zaman ayıptır söylemesi, eşimin de benim de birer arabamız vardı. Dedik ki olursa, hani olmasın da, arabımızı arsa karşılığı bir firmaya verdik, yerine arsa alacağız Lüleburgaz tarafında. Olmadı, araba da gitti. Daha Kanal gelmeden bana zararı başladı zaten. Nereden baksanız 60-70 bin lira zararım oldu benim. Acele kamulaştırma yapacaklar. Biz arsayı ortak aldık, iki katlı ev yaptık. Eltimle altlı üstlü oturuyoruz. Şimdi onların verdiği parayla birimiz bile ev alamayacağız. Biz nereye gideceğiz, ne yapacağız? Ben bu yaşımdan sonra gittiğim yere uyum sağlayabilecek miyim? Kendi evim olacak mı, bahçem olacak mı? Ben 52 yıldır burada yaşıyorum. Ben başka yere alışamam ki! [2] Ben genç değilim ki, gideyim, orada bir uyum süreci olsun, oraya da alışırım diyeyim. Asla böyle bir şey düşünmüyorum. Ben kepçe dayanana kadar evimden çıkmak istemiyorum. İnşallah da olmayacak. Olmasına da müsaade etmeyeceğiz inşallah. Hiçbir alternatifimiz yok, düşünmek istemiyoruz açıkçası.

Burada herhangi bir bilgilendirme yapıldı mı Zehra abla?

Bilgilendirme yapmaya kalktılar, Kuzey Ormanları Savunması’ndan (KOS). Mimar çocuklar, mühendisler bize açıklama yapacaklardı. Haber almışlar, TOMA’ları, özel kuvvetleri yığmışlar sahile. Sahilde Burcu Hanım (Burcu Koç) var, orada toplanacaktık. Bizi sokmadılar sahile. “Bizden niye bu kadar korkuyorsunuz?” dedim. “Bizim sizin gibi topumuz, tüfeğimiz yok, silahımız yok, TOMA’mız yok, askerimiz yok” dedim. Biz orada medeni insanlar gibi oturacaktık. Orada bize açıklayacaklardı. Neresi ne olacak, ne olabilir, bizim hâlimiz ne olabilir? Bunları konuşacaktık. Toplattırmadılar bizi. Bu kadar korkuyorlar bizden. Halen TOMA burada, bir şey yapacağız diye. Belki görmüşsünüzdür girdiğinizde. Bir yürüyüş yapalım dedik. Sazlıbosna’dan yapmıştık. “Yeniköy-Karaburun sahilinden üç-dört kilometre yürüyelim” dedik. Taşkınlık, kargaşa olacak bir durum yok. Masumane bir yürüyüş yapacaktık. Bu bizim hakkımız değil midir ya! Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Haklarımız hukukumuz belli. Hoş onu da artık yok sayıyorlar. Anayasa Mahkemesi’ni bile yok sayıyor. Ben Büyükçekmece’deydim annemle. Evime giremedim.

Bilgilendirme yapıldı mı derken, projeyi yapacak olanlar herhangi bir bilgilendirme yaptı mı diye sormak istemiştim.

Hayır, asla, öyle bir şey yok. İşte siz basından ne duyuyorsanız o. Kuzey Ormanları Savunması, Kanal’a Hayır Platformu… Onların çalıştayına katıldık. Orada bilgilendirdiler bizi.

Senin oturduğun araziden Kanal geçecek. Seni de muhatap kabul etsinler istemez misin?

İsterim tabii. Zaten bana danışması gerekiyor. Bu kanal güzergâhı üzerindeki insanlara, en azından bir anket mi yaparsın, referandum mu yaparsın… Bir fikirlerini al. Benim yaşam alanım bu. Kabullenilebilir gibi değil. Havalimanı sürecinde de böyle yaptılar. Hiç olmayacak yere havalimanı yaptılar. Bırakın kim biliyorsa o karar versin. Yazık günah. Kanal mevzu başladığından beri çok doluyum.

ÇED Raporu’nun onaylanabilmesi için halkı bilgilendirme toplantısı yapılması, projenin etki alanında yaşayan vatandaşlara anlatılması, onların görüş ve önerilerinin alınması gerekiyor.[1] Kâğıt üstünde işleyiş böyle. Siz halkı bilgilendirme toplantısına katıldınız mı?

Yok. Havaalanında yaptılar, bizleri sokmadılar. Gidenleri sokmamışlar, itiraz edecekler diye. Havalimanı işçilerini sokmuşlar onların yerine. İtiraz edemedi insanlar. Haberlere de çıktı. Arnavutköy’de yaptılar toplantıyı, hatırlar mısınız? “Sokmadılar bizi” diye yöre halkı bas bas bağırdı televizyonlarda.

Toplantıdan haberiniz olmuş muydu, gitmeye çalıştınız mı?

Benim haberim olmadı. Olsa bir şekilde gider ve girerdim. Benim hayatım. Sizden çok beni ilgilendiriyor, çünkü ben burada yaşıyorum. Size de etkisi olabilir. Ama beni daha çok ilgilendiriyor. Ben bire bir yaşayacağım, yerimden yurdumdan, yaşam alanımdan olacağım. Dile kolay 52 yıldır, bir ömür burada oturdum. Bir dönem Adana’da oturdum. Okulu orada okudum. Oradan buraya gelince, 18-20 yaşındaydım, o kadar zorluk çekmedim. Hemen uyum sağladım. Ama şimdi ben gelmişim 57 yaşıma. Bu yaştan sonra nereye gidip ne uyumu sağlayabilirim? İstemiyorum, zorla mı?

Kanal güzergâhında yaşayanlar en çok etkilenecek olanlar, haklısın. İstanbul’da yaşayan herkesi ilgilendirmiyor mu sence?

Herkesi ilgilendiriyor. Su en kıymetli hazinemiz bizim. Susuz yaşayamayız. Terkos Gölü burada, bizim burnumuzun dibinde. Sazlıdere Barajı öyle. Barajların doluluk seviyeleri bu kadar düşmüşken böyle bir şey olamaz. Yazık günah. Başka ülkeler daha içme suyu nasıl elde ederiz diye uğraşıyorlar. Bizimkiler dere mere görmesinler. Hemen HES (Hidroelektrik Santrali), JES (Jeotermal Enerji Santralleri)… Susuz kalacağız. Güzelim Terkos Gölü, gittiniz gezdiniz değil mi? İnsan kıyamıyor. Orada balıklar var, canlılar var, kuşlar geliyor göç zamanlarında. Mesela bu havalimanı yapıldıktan sonra başladı sincaplar, kirpiler bahçemizde dolaşmaya. Niye? Çünkü orman gitti, yaşam alanları gitti. İşte biz de öyle olacağız. Şaşkın ördek gibi nereye gideceğimizi şaşıracağız.[3]  Sadece su için bile yapılmaya değmez.

Biraz buradaki gözlemlerini anlatır mısın? Mesela kuşlarla ilgili fark ettiğin değişiklikler var mı?

Eskiden her ilkbahar leylekler gelirdi. Şimdi leylek göremiyoruz. Herhalde göç yollarını değiştirdiler, çünkü uçaklar vızır vızır inip kalkıyor. Eskiden gölde mesela mekeler (sakarmeke) olurdu. Meke bir kuş türü, belki bilirsiniz, bataklık kuşudur. Ondan sonra yaban ördeği… İnsanlar avcılık yapardı. Balıkçılık kadar avcılık da yaparlardı. Ama şu an yok. Görmüyoruz. Tek tük görebiliyoruz. Şu girişte, Terkos’un çıkışında sol tarafta bir çayırlık var mesela. Orası leyleklerden bembeyaz, papatya tarlası gibi olurdu.[4]  Abartmıyorum. Yuva yaparlardı yüksek yerlere, bacalara, elektrik direklerine. Yok şimdi.

Şu anda bulunduğumuz yer, senin dükkânının bulunduğu yer askıya çıkan imar planlarında ne olarak gözüküyor?

Burası yerleşim yeri görünüyor. Bizim orası, emin değilim, ama koruma alanı olacak. Ya yeşil alan ya da koruma alanı. Koruma alanına girebilir. Eğer değişmezse güzergâh.

Burası yerleşim yeriyse seni buradan çıkarmazlar, değil mi?

Diyecekler ki “Burası su kenarı”. Biliyorsunuz yalılar falan vergi veriyor. Ben onu ödeyemeyeceğim için, belki de kendim tıpış tıpış çıkıp gideceğim. Acele kamulaştırma yapacak. Yüzde 45’ine el koyuyor, yüzde 55’ini sana veriyor. Mesela benim yerim 250 metrekare. Yüzde 45’i gidince 130 küsür metrekare kalacak. Onun için verdiği parayla ben ne yapabilirim? Bırakın evi, yer bile alamam.[5] 

Sana başka bir yer gösterseler peki?

Valla bence yapmasınlar. İstemiyoruz kardeşim, zorlamasınlar. İlla yapacağım diyorsa da bana bir yer göstersin, ama ben burada oturmak taraftarıyım. Mümkünse burada oturmak istiyorum. Başka yere gitmek istemiyorum. Direneceğim sonuna kadar. Gerekirse kepçenin önüne yatacağım. Öyle tıpış tıpış gitmeyeceğim. Hiç kusura bakmasınlar.

Kanal’ı yapacaklar mı sence?

Bence yapamayacaklar. Amaç Kanal etrafını imara açmak. Oraları Katarlılara sattılar, onlara söz verdiler. Televizyonlarda bile duyduk. Ekrem Başkan (Ekrem İmamoğlu) da söyledi ya. Şimdi gelirken eşim gösterdi, Berat Albayrak’ın arsasını gördük Kanal güzergâhı üzerinde. İşte amaç oraları imara açıp oradan rant elde etmek.


[1] https://ced.csb.gov.tr/ced-uygulamalari-i-82207#:~:text=Halk%C4%B1n%20kat%C4%B1l%C4%B1m%C4%B1%20toplant%C4%B1s%C4%B1,yay%C4%B1m%20yapan%20gazetelerde%20ilan%20edilir.