Karadeniz’in İçini Döktüğü Sahil

İstanbul’un 3. Havalimanı’nın yanı başındaki Yeniköy, saha çalışmasındaki ilk durağımızdı. İlk kez geldiğimiz bu yeri keşfetmeye çabalarken, çay içmek için sahilde bir kafeye oturduk. Çayımızı yudumlayıp sahili izlerken, eğilip yerden aldıklarını elindeki çuvala dolduran birini gördük. Bu kişi, sahile vuran atıkların arasındaki bakır kabloları geri dönüşüm için topluyordu. 3. Havalimanı’nın inşaatı sırasında projenin ÇED raporuna aykırı şekilde oluşturulan dolgu alanından Karadeniz’in dalgalarının sahile taşıdığı atıklar, burada yeni bir sektörün doğmasına yol açmış. Yeniköy sakinlerinden Burcu Koç ve Aziz Çiğdem, bize buranın sahil dolgusundan sonra bir atık alanına dönüşmesine giden süreci anlattı.

3. Havalimanı inşaatı yapılırken siz buradaydınız. İnşaat süreci nasıldı? Neler yaşadınız?

Aziz Çiğdem: Havalimanı inşaatı döneminde buraya gidip gelmek, yolları kullanmak çok problemliydi. Yola çıktığınızda kamyonlardan gidemiyordunuz. İnanır mısınız adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. Üç-beş arkadaşım, komşularım kaza yaptılar. Hatta ölümle sonuçlanan kazalar bile oldu.

O dönemlerde evlerimiz, bahçelerimiz, çatılarımız vesaire hep toz topraktı. Kamyonlar hafriyatı alıp biraz önce geçtiğimiz yere döküyorlardı. O nasıl toprak öyle! Bütün o toz toprak evimizin içindeydi. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu açıklamıştı. Kanal İstanbul’un başlamasıyla günde 30 bin kamyon çalışacakmış. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu bir afettir! 30 bin kamyon bu çevrede çalışırsa burada ne huzur, ne ev bark, ne de istirahat kalır.

Burada gördüğümüz hafriyat dağı nasıl oluştu?

Burcu Koç: 3. Havalimanı inşaatı yapılmaya başlayınca bu bölge kamyonlarla dolduruldu. Kaç sene oldu Aziz Amca?

A.Ç.: Beş-altı senedir buralar sürekli kamyonlarla dolduruluyordu. Burada eski kömür ocakları varmış, kömür çıkarılıyormuş. Biz geldiğimizde buralar, şu tepenin olduğu yer, komple denizdi, doldurdular hafriyatla.[1]  Ne amaçla yaptılar, onu da tam olarak bilmiyoruz. Bir ara liman açılacağını söylemişlerdi, ama şu anda projede liman da görünmüyor. Başka bir amaçla yapıldığı konuşuluyor.

B.K.: Marina yapacağız da dediler. Sonra bu lojistik tesis alanıyla birlikte gördük ki, burası 17 kilometre doldurulacak. Dolgu alanı olacak, arkası da komple lojistik tesisi alanı. Şimdi kaydıracağız diyorlar. Bilmiyorum, inşallah öyle olur.

SAHİL ve KİRLİLİK FOTO

Nasıl, neyle doldurdular denizi?

B.K.: İGA havalimanı çalışmalarına başladığı andan itibaren günde yüzlerce kamyon çalışa çalışa, 6 senede orayı koskoca bir burun hâline getirdiler. O burunda öyle güzel toprak, kaya falan yok. Havalimanı yapıldı, işçilerin yatakları, demirler, bakırlar, kablolar, kullanılan 20 – 30 metrelik merdivenler, geçici tuvaletlerin klozet taşları… yani ne ne varsa, onlarla dolduruldu burası.[2]  Hatta hâlâ denize geliyor. Bu arada çakıl taşlarıyla doldu denizimiz. Hocalarımızdan, bilimadamı, profesör hocalarımızdan bunun da araştırılmasını rica ediyoruz. Bu çakıl taşları yoktu. Bizim kumumuz çok güzeldi, midye kabuklarından oluşuyordu önceden. Şimdi çakıl taşları doldu.

SAHİLDE İŞÇİ BOTU

Bugün kıyıda çekim yaparken işçi ayakkabıları gördük. Bunlar da mı havalimanı inşaatından?

B.K.: Evet, onlar da var. Şantiyede çalışan işçilerin ayakkabılarından tutun eldivenlere kadar her şey kamyonlarla buraya atıldı. Burası onlarla dolduruldu. Burası Karadeniz. Şu anki dalgalar, yumuşak dalgalar. Karadeniz hırçın deniz. Ne yapıyor biliyor musunuz? Orayı dolduruyorlar ya, dalgalar sertleşince onları alıp yiyor, hop bizim önümüze doğru kusuyor. Karadeniz bunları bütün kıyı şeridi boyunca kusuyor. Kaldırım taşı buldum geçen gün. Deniz artık kaldırım taşı bile atıyor!

A.Ç.: Havalimanı inşaatı yapılmaya başladı. Kışın sahil komple poşetlerle, kamyon kamyon poşetle, çok kirli malzemelerle doluydu. Deniz getirmiş, Yeniköy sahilinden tutun Karaburun’a kadar poşetle doldurmuş. Sonra yaz mevsimi açılınca toplandı.

B.K.: O tarafta bir çöp sahası vardı. Havalimanıyla ilgili çöp sahasını kazmışlar. Doldurmak için çöpleri buraya atmışlar. O poşetler, o çöpler hep o yüzden. Kışın burası çöp tarlası gibiydi.

Bu kadar çöp denize atıldı, balıkçılık etkilendi mi bu durumdan?

A.Ç.: Şahsen buraya 74-75 yıllarından beri gelir giderim. O zamanlar balıkçılık revaçtaydı. Örneğin Karaburun’daki iskeleden balık avlarlardı. Maalesef şimdi tedirgin insanlar, kirlilikten dolayı. Şimdi şimdi başladı biraz. Yasaklar bitince. Çok az bulunuyor. Yani haftada bir gün, bilemedin iki gün balık bulabiliyoruz. Diğer günler yok.

B.K.: Oradaki balık yuvaları ne oldu? Balıkların yumurtlama alanları ne oldu? Üstlerine moloz indi. 17 kilometre doldurursanız burayı, Karaburun’un arkasını 25 kilometre doldurursanız, ki projede var, ne olacak bu balıkların yatakları, yuvaları, yumurtlama alanları? O da bir soru işareti. Bilimadamlarından, hocalarımızdan destek bekliyoruz, buraları çalışsınlar diye.