İstanbul’u Uzaktan Sevmek

22 yaşındaki İbrahim Yörük, İstanbul’un Baklalı Köyü’nde doğup büyümüş. Kanal İstanbul güzergahı üzerinde yer alan köyde tarım ve hayvancılıkla geçinen Yörük, Türkiye’de çiftçi nüfusun yaş ortalaması göz önüne alındığında sıra dışı bir örnek. Yörük bize köyde kalmayı ve bu işi sürdürmeyi tercih etmesinin nedenleri anlattı.

26 Kasım 2020

Çok gençsin. Tarım, hayvancılıkla uğraşmak nasıl bir deneyim? Bir gününü anlatır mısın?

Sabah kalkıyorum. Hayvanlara baktıktan sonra tarlaya gidiyorum. Ekin zamanı ise sabah başlayıp akşama kadar amcam ekiyor, ben tırmık çekiyorum. Akşam olunca bitiriyoruz. Güzel iş, sevdiğim iş. Ben okulu bitirmedim, ama bu işi severek yapıyorum. Bu işler çabuk bitmezse, Kanal’la yerler gitmezse, işimi severek yapmaya devam etmek istiyorum.[1] 

Nasıl bir yaşam var burada? Nasıl geçiriyorsunuz?

Hayvancılık, çiftçilikle geçiniyoruz. İnek, manda… Çoğunlukla onların işini yapıyoruz. Mesela ayçiçeği ekiyoruz, ayçiçeği satıyoruz, hayvanlar için ekiyoruz. Öyle geçimimizi sağlıyoruz. Kanal’ın bize zararı olacak. Bu yerler giderse hayvancılık sona erecek.[2]  Yapamayacağız. Zaten hayvancılık eskiye göre köyde azaldı. Her yerdeki gibi. Eskiler, yaşlanıyorlar. Amcamlar, eski adamlar bırakacak. Çocuklar da yapmayınca daha çok azalacak. Bir de Kanal geçerse… Diyorlar ki buradan Çilingir’e kadar Kanal açılacak, Küçükçekmece civarına kadar. Tam olarak güzergâhı da bilmiyorum. Buraları komple bitirecekler. Hayvancılık olmayacak. İş zora gidiyor.

Kanal’ın nereden geçeceğine dair bilgin var mı?

Şu an hiçbir bilgi yok. Biri diyor ki “Buradan”, biri diyor ki “Oradan”. Belli değil. Belki geçer, belki geçmez. Ne desem yalan olur.

Kanal geçsin geçmesin, buraların dönüşmesi söz konusu. İstanbul büyümek istiyor. Burada bambaşka bir hayat var. İnsani yaşam koşullarına uygun bir yer. Burada yaşamak sana ne hissettiriyor?

Çok güzel hissettiriyor, çünkü mis gibi hava. Kendi istediğim işi yapıyorum. Yoruldum mu, çayırımda dinlenirim, keyfime bakarım. İstanbul’da olsam dinlenecek neresi var? Park var. Başka bir şey yok.[3]  İstanbul’da böyle bir rahatlık yok. Mesela ben burada çıkarım, burada dinlenirim, keyfime bakarım. İstanbul’da bakamam. İstanbul’da iki adım atayım, bina, iki adım atayım, bina. İstanbul’a işim olmadıkça, arkadaşlarım olmadıkça pek gitmiyorum. Köyü daha çok seviyorum.

Kanal buradan geçerse ne yapacaksın peki?

Buradan geçerse mecbur İstanbul. Başka çaremiz yok. Ya İstanbul, ya Trakya tarafı. Kırklareli, Tekirdağ… Ya da mecbur İstanbul’da bir yere yerleşeceğiz, oturacağız, bakacağız işimize. Bütün her şey, burada görüp görebileceğimiz her şey yok olacak. Mecbur kalırsak hayvanların hepsini satarız. Trakya’da iyi yer bulursam, çiftçilik, hayvancılık yapabileceğim, Trakya’ya giderim, ama bulamazsam hepsini veririm.

İlk tercihin İstanbul değil yani.

İstanbul’u seviyorum, ama İstanbul’un içinde yaşayamam. Duramam pek. Havasız. Oksijen, temiz hava olması lazım. Doğruları söylüyorum. İstanbul’da yok. İstanbul çok güzel olabilir. Gezmeye çok güzel yerler var. Oradan gelen biri burayı tercih etmeyebilir, ama benim gözümde burası oradan daha güzel. İstanbul’da kafeteryalar var. Tarihi eser çok. Burada yok. Burada çıkıp çıkabileceğiniz yer kahve. Gideceksin çayıra, oturacaksın bir yere ya da işine bakacaksın. Buzaklara (buzağı) bakacaksın. Çiftçilik yapacaksın.

Köyde genç nüfus var mı? Çiftçilik, hayvancılıkla uğraşıyorlar mı?

Sayılı. Çiftçilik yapan yapan bayağı var, ama genç yok. Hayvancılık yapan pek yok. Yem pahalı. Yemin katkısı, zararı da çok. Mesela 110 lira, 120 lira yem fiyatları. 130 liraya bile yem var. Bir çuval 50 kilo. Yemi alamıyor adam, alamayınca işin içinden çıkamıyor. Süt fiyatları da istediği gibi gitmeyince, satıyor. Çok adam kapadı, hayvancılığı bıraktı, sattı.

Yem fiyatları yüzünden hayvancılığı bırakanlardan bahsettin. Nasıl zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Sence ne yapılması gerekiyor?

Hayvancılığın birinci konusu yem. Yem fiyatları çok önemli. Süt yemine biraz indirim yapılsa hayvancılığı herkes yapar. Bizim buradakiler bakıyor yem 110-120 lira. Süt verimi yapan büyük hayvan günlük bir teneke süt yemi yer. Ben verdiğimden biliyorum, yiyor. Ben satın almıyorum. Kendi yemimi üretip veriyorum. Arpayı, buğdayı kırıyoruz, ondan yarma yapıp veriyorum. Gebelik döneminde bebeği besliyor. Sağım döneminde beslemezsen, gebelik döneminde zayıf kalırsa, doğumda sıkıntı oluyor. Hayvanın düşme ihtimali oluyor zayıflıktan. Doğuramıyor. Bir de ters gelirse buzak, sıkıntı. Zorlukları var. Şu an mazotun çiftçi için 3 lira, 4 lira olması lazım. En babası 4 lira olacak ki çiftçi biraz rahatlasın. Mazot çiftçiliğin temelidir. Mazot 6,5-7 lira. Çiftçi alıyor 6,5 liraya. Çiftçi yakıyor, üretim yapıyor. Mesela ekmek için buğday alıyoruz, 3,5 lira. Satarken 1,5 lira. Mazota biraz katkı yapsalar bu işler çok iyiye gidecek. Biraz indirim olsa çiftçi rahatlayacak.

Hayvanlara da sen mi bakıyorsun? Doğuracakları zaman sen doğurtabilir misin?

Hayvan kendi de doğuruyor, biz de doğurtuyoruz Buzak büyük olunca çıkaramıyor, biz çıkarıyoruz. Olmadı veterineri çağırıyorum. Gece veteriner pek olmuyor. Bizim akraba var, baytarlığı biliyor. İlacından tut her şeyi biliyor. Ters buzağı düzeltiyor içinde. Onu çağırıyoruz, o kurtarmaya uğraşıyor. Elimizden geldiği kadar yapmaya çalışıyoruz her şeyi.

İnekleriniz de var, değil mi?

Var. İnekçilik kolay iş. İnekçilikte yemi ver, sağ. Mandacılıkta yemi veriyorsun. Sağımda malakları salıyorsun. Mandacılık oranı azdı eskiden. Kimse yapmak istemiyordu. Şimdi de yapan var, ama ineğe göre az. İnekçiliğe daha çok yöneliyorlar. Şu an bakıyorum köye, inekçilik de bitecek yavaş yavaş. 17 yaşındaki ufacık kardeşim bile “İnekçiliği bırakalım, yapmayalım. Mandacılık yapalım. İnek sütü para etmiyor” diyor.[4]  İnek çok yem, çok ot yer. Verdikçe yer. Manda yemez. Kardeşime kalsa “Hepsini bırakalım, çiftçilik yapalım” diyor. Dedim, “Yok yapacağız.” Süt işlerinde biraz sıkıntı var. Yem böyle artınca, nasıl karşılayayım ben hayvanın yemini, ihtiyacını?

Sütü nereye satıyorsunuz?

İstanbul’da sütçüye satıyoruz. Yurthane (mandıra) var, yoğurt yapıp lokantalara vesaireye veriyor. Mahallede dükkânında satıyor.