4 ŞUBAT 2023
Uşak Ulubey’e bağlı İnay, Kışladağ Altın Madeni’nin yakınında, madenin faaliyetlerinden zarar gören köylerden biri. Köyün sakinlerinden çiftçi Sevgi Alkan, tarımda verimin düşmesinden, hayvanların sakat doğmasından, köyde kanser vakalarının artmasından yakınıyor. Başlarda yağmurdan bile korktuklarını söyleyen Alkan, “Kendi ürünümüzü yerken bile tedirgin oluyoruz” diyor. Alkan, madenin kapanması ve eski güzel günlerine dönmeyi istediklerini anlattı.
Bu köyün karşı çıktığı mesele nedir, anlatabilir misiniz bize?
Madene karşı çok savaş verdik. Tek köy olduğumuz için sonuç alamadık. Çevre köylerden ya da başka bir yerden destek olmadı. Avukatlar, vekiller geldi, ama sonuçta tek başımıza kaldık. Destek az oldu. Az olmasaydı belki… Kapatma kararına karşın maden yine açıldı. Kimseyi dinlemediler, çünkü güçlü adamlar, arkaları güçlü. “Sağlık çok bozulur, sularınızda arsenik yüksek olur, hayvanlarınız sakat doğar, çocuklarınız sakat olur, kanser hastalığı çok artar” demişlerdi. Hepsi de oldu. Şu anda köyümüzde kanser yaygınlaştı. Doğanın katledilmesi nedeniyle çiftçilik bitti diyebilirim. Birçok çam ağacı kesildi. Oksijen kaynağı, havaya salınan nefes kesildi. Bu sefer yağışlar azaldı. Kuraklık başladı. Verim azaldı. Her şey tersine döndü desem doğru.
Bu madenin zararı size kadar nasıl geliyor?
Zaten çok uzak değiliz. Yakın bir yerde maden. Suyumuzdan faydalanmak istediler. Biz karşı çıktık, ama suyumuzu alıyorlar gibi geliyor bana. Net olarak bilmiyorum. “Muhakkak karışıyor” dediler. Kuyular falan geçti bizim buradan. Topraklarını veren oldu. Çoğu insan vermedi toprağını.
Yağmur yağınca insanlar tedirgin oluyor. Hele ilk başlarda, siyanür havaya karışıp da yağmurla geri dönünce insanlar korktu. Yağmurda dışarı çıkmadığımız zamanlar oldu. Tedirginlik oldu. Şu dut ağaçlarında meyve olmadı. Verim olmadı. “Kayısıyı bile yemeyin” dediler o zaman. “Meyve veren hiçbir ağacın meyvesini yemeyin” dediler bize. Korkunun ecele faydası yok, artık saldık, hiçbir şey yapamıyoruz. Elimizden de bir şey gelmiyor.
Kanser çok fazla; mide kanseri, akciğer kanseri… Gençlerde de başladı artık, genci yaşlısı kalmadı. Korkuyoruz, işin gerçeği, ama elimizden gelen bir şey yok. Çünkü tek başına direnen bir köydük, hâlâ öyleyiz. Kendi ürünümüzü yerken bile tedirgin oluyoruz. Ama yapacak bir şey yok.
Maden çok fazla su tüketiyor anladığımız kadarıyla. Hiç kuraklık hissediyor musunuz?
Zaten kurak kaç yıldır. Doğru dürüst verim yok ki. Her şeyin verimi yarı yarıya düştü.
Köyden madende çalışan kimse var mı?
Bildiğim kadarıyla bizim köyümüzden zaten almadılar. Karşı geldiğimiz için. Sonra mesela ikametgâh değiştirip, Uşak’a taşınıp da işe yerleşen olduysa o olmuştur.
Eşme’nin kilim festivalini maden şirketi düzenliyormuş. Sizi ikna etmek için böyle önerilerde bulundular mı?
Onlara kalsa bizim köyümüzü cennete çevireceklerdi. Yollarımız hep taş olacaktı. Epey vaatlerde bulunmuşlar. Biz karşı geldiğimiz için köyümüz sönük kaldı. Mesela bir yerde evlerin önüne kadar her yeri taş döşediler. Düğün salonlarını yaptırdılar. Bize de vaat ettiler de, biz karşı geldiğimiz için dışarda tutulduk. Zaten köyümüz fakir bir köy değil, yurtdışında yaşayanı çok. Muhtarımız bile söylese her şeyi yaptırır. Yapılıyor da zaten, yapıldı da. Onların parasına ihtiyaç kalmadan da yapıldı.
Maden kapansın ister misiniz?
Tabii isterim, neden istemeyeyim? Bana ne faydası var ki? Zararı daha fazla. Sağlık açısından sorunlar yaşıyoruz. Hepimiz doktora gidiyoruz, ama neyimiz olduğunu bilen yok. Tabii kapansın isterim.
Madenin olduğu bölgede terk edilmiş gibi görünen köyler var. Maden başlamadan önce orada tanıdıklarınız var mıydı?
Tabii. Topraklarını çok ucuza aldılar adamların. 1 dönüm tarlaya 5 bin lira gibi bir para biçildi. Onlar “100 bin liraya alabilir miyiz?” fikriyle gelmişler buraya. Ama 5 bin liraya alıp gitmişler. Mesela bir ya da iki daire kazandırabildiyse toprağı, adam sattı gitti. O da neyin ne olduğunun farkına varmadı. Mesela bizim dünürümüz, Ovacık Köyü’nden, adam sattı, üç katlı ev aldı. Ona aldandı, ama çok pişman oldu. “Keşke satmasaydım, vatanımdan, yurdumdan oldum” dedi. Şehre de gitse köyünü özledi adam. Çamın, meşenin içinde güzel bir köydü. Zaten köy yok artık. Kapandı, toprak oldu. Mesela Söğütlü’de zaten bir kişi direniyor. Orası da kapanacak. Şirket telle çevirmiş, “Giremezsin” diyor. O taraflarda çoğu köy kapandı.
Oradaki süreç nasıl işliyor? Şirket mi gidip teklifte bulunuyor, yoksa kamulaştırma mı yapıyorlar?
Şirket gidip satın alıyor. Zaten birileri arazisini satınca diğerleri de dayanamıyor. Tek başına ne yapabilecek, orada nereye kadar dayanacak? Ona da basıyor parayı şirket, alıyor. Ötekinden mesela 10 liraya aldıysa, bunu 100 liraya alıyor. Sadece para çalışıyor.
Susuz kalan köyler olmuş!
Gedikler Köyü susuz şu anda, Hacıhasan da öyle. Şu anda hiç suları yok. Koca yaz susuzluk ne demek? Tankerle su çektiler sağdan soldan, ama o da nereye kadar? Haftada bir sefer geldi, onda da ancak çamaşırını yıkadı. Çok zor.
Burada hayvancılık yaygındı. Hayvanlar madenden nasıl etkilendi?
Hayvanlarda sakat doğum ve ölümler çok olmaya başladı. Mesela çift kafalı bile doğanlar oldu. Kolu bacağı olmayanlar kuzular doğdu. Verim düştü. Düşük oranları çok fazla oldu. Doğumu gelmiş hayvan, doğum yapmadan ölüyordu. Çok zarar oldu.
Maden yeni açıldığı zamanlarda Bekişli Köyü’nde birinin yüz koyunu öldü. Adam isyan etti, hâlâ öfkesi geçmedi. Su birikintisi varmış. “Siyanür karışmamış” demişler, ama aslında karışmış. Hayvanlar da susayıp o sudan içince hepsi ölmüş.
Buradaki çevresel etki gözle görülür hâle gelmiş. Böyle devam ederse buradan gitmeyi düşünür müsünüz? Ne hissediyorsunuz? Oğlunuzun burada kalmasını ister misiniz?
Muhakkak kalsın isterim. Ben çocuğum için düzen kurdum burada, ama toprakta verim kalmadı, hayvancılık bitti zaten. Gençlerin çoğu gitti. Akranları gidince de gençler durmak istemiyor. Verim düşünce de durmak istemiyorlar. Ben kendim gider miyim, bilmiyorum. Hayat bana ne gösterir, onu da bilmem, ama gitmek istemem. Köyümü seviyorum, zaten şehre gitsem, bilmiyorum şu havayı bile bulamam herhalde. En azından egzoz dumanı yok. Burada yaşamayı tercih ederim. Burada da konumum çok iyi, refah düzeyimiz iyi. Ben şehre de gitsem rahat ederim, ama köyüm farklı. İllaki kokusunu çekmem lazım, o hayvanın kokusunu duymam lazım. Hayvanlarımı çok seviyorum. Başka türlüsü yok benim için.